Ecem Asma (Anadolu Meraları Programlar Lideri)
Kente yakın bölgelerdeki meraların giderek ortadan kalkmasıyla birlikte, yanıcı biyokütle birikimi (fuel- canlı ya da cansız ot, dal, çalı, kütükler vb.), iklim krizi ve artan insan baskısı, yerel ekonomileri ve ekosistemleri etkileyen daha şiddetli orman yangınlarına neden oluyor (Colantoni et al., 2020). Dünyanın farklı bölgelerinde büyük alanlarda yaşanan orman yangınları iklim krizinin gözle görülen en büyük felaketlerinden biri. Şu an Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde başlamış olan ve büyük alanlara yayılması engellenemeyen yangınların, bir çok farklı sebebi olabileceği gibi, bu yazıda konu, önlemlere yönelik ve iklim krizi ile bağlantılı şekilde ele alınmıştır.
Yangın Yönetim Politikaları ve Etkileri
Artarak ilerleyen küresel ısınmayı büyük ölçüde göz ardı etmesi ve yanıcı biyokütle birikimine sebep olması sebebiyle, Akdeniz tipi iklim bölgelerindeki mevcut yangın yönetimi politikalarının başarılı olmadığı birçok bilim insanı tarafından savunuluyor. Dahası, bu yöntemlerin yoğun yangın koşulları altında yangının bastırılmasını önleyen yakıt birikimine katkıda bulunan ve daha şiddetli ve daha büyük yangınlara neden olan bir "yangınla mücadele tuzağı" (firefighting trap) olduğu belirtiliyor (Moreira et al., 2020).
İşletme yönetimi literatüründeki “yangınla mücadele tuzağı” terimi sorunlara neden olan altta yatan faktörleri anlamak ve ele almak yerine, sorunların kısa vadeli düzeltilmesi veya semptomlarının bastırılması olarak ele alınan yönetim sendromunu tanımlamak için kullanılıyor. Özetle, sorunların esas nedenlerine yönelik çözümleri yerine semptomların kısa vadeli hafifletilmesi için kaynak ayırmaya devam etmek sorunu çözmek bir yana sorunu daha da büyüterek ilerletiyor. Portekiz'de yapılan bir vaka analizi (Collins et al., 2013), dikkat çekici derecede yoğun bir yangın mevsiminin ardından, önleyici (preventing) aktiviteler azaldığında yanıcı biyokütle birikiminin kendi kendini güçlendiren bir geri bildirim döngüsü başlattığını göstermiştir. Sistemde daha fazla yanıcı biyokütle, daha yoğun yangınlara, daha fazla yanmış alana ve dolayısıyla daha fazla bastırma/söndürme (suppression) harcamasına neden oluyor.
Yangın yönetimi politikasının önemli bir amacı, toplam yakılan alan ölçüsünün baz alındığı toplam maliyetleri yönetmektir. Bastırma/söndürme (suppression) politikası, başlangıçta yangın söndürmeye odaklanmanın anında fayda sağlaması sebebiyle iyi bir politika gibi gözükebilir. Ancak, bastırma politikası altında yanmış alan artmaya devam ettiğinden, bastırma harcamaları maksimuma yakın bir seviyede kalır ve yangın önleyici bir fonksiyonu olan yanıcı biyokütle tahliyesini baltalar. Böylece şiddetli yangının altında yatan ana neden olan yanıcı biyokütle oranını yüksek tutması sebebiyle toplam yangın hasarını arttırmak gibi istenmeyen sonuçlara neden olur (Collins et al., 2013). Bu sebeple yangını hafifletme ve/veya önleme çalışmaları bastırma/söndürme çalışmalarına göre uzun vadede daha mantıklı ve faydalıdır (Moreira et al., 2020, Rego et al., 2018, Collins et al., 2013).
Neden Bütüncül Yaklaşım?
Buradaki problem çoğu ekolojik sorunun çözümünde olduğu gibi bütüncül bir yaklaşım eksikliği olarak ele alınabilir. Orman yangınları, özellikle Akdeniz iklim bölgesinde insan etkisinden bağımsız olarak oluşabilmektedir (yıldırım düşmesinde olduğu gibi) fakat bugün gelinen noktada yağışların azalması, düşük nem oranları, artan sıcaklık ve kuru rüzgarların etkisiyle bu yangınların insan aktivitelerinin ve dolayısıyla iklim krizinin sonucu daha büyük felaketlere sebep olduklarını söylemek mümkün. İklim krizi, yangınları oluşturmada ilk tetikleyici etken olmamakla birlikte orman yangını riskini artırdığını ve daha büyük alanların etkilenmesine sebep olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada sorunun en başına, ormandaki yanıcı biyokütle birikimine gitmeyi faydalı buluyorum.
Yanıcı Biyokütle ve Keçi Otlatma
Ormanlarda bulunan yanıcı biyokütle (fuel) canlı ya da cansız ot, küçük dal, çalı, yerdeki dal, devrilmiş ağaç ve kütüklerden daha büyük kütlelere kadar her şeyi içerir. Ormanlardaki yanıcı biyokütle birikiminin doğru planlanan bir otlatma ile azaltılması İspanya (Ruiz-Mirazo et al., 2011) ve Italya (Lovreglio et al. 2014) başta olmak üzere birçok ülkede kullanılıyor. Özellikle keçiler tarama (browsing) yetenekleri nedeniyle bu amaç için uygun bulunuyor. Odunsu biyokütlenin yatay ve dikey sürekliliğini azalttığı için orman yangınlarının neden olduğu tahribatın azaltılmasında güçlü bir araç (Lovreglio et al. 2014). Fizyolojik özelliklerinden dolayı keçi, Akdeniz ormanlarında bulunan çalıların tüketimine en iyi uyum sağlayan hayvan olarak kabul ediliyor (Leytón et al., 2012, Green and Newell, 1982). Diğer evcil geviş getirenlere göre çok daha fazla çalı türünü beslenmesine dahil edebilmekte ve yılın dönemine göre farklı bitki veya bitki grupları seçerek Akdeniz ormanlarında yetişen her şeyi tüketebilmekte. Ayrıca, keçi otlatmanın, yabani otçullar için gıda mevcudiyetinde bir artışla birlikte ot kalitesini iyileştirmesi belirtilen bir başka yararı (McNaughton, 1993). Ek olarak keçilerin, diğer evcil türler için faydasız çeşitli çalılarla beslendikleri için -daha az lezzetli ve yüksek aromatik yağ içeriğine sahip olanlar dışında, tüm Akdeniz çalılarının tüketimi için en iyi adapte edilmiş türler olduğu belirtiliyor (Green and Newell, 1982). Doğru planlı otlatmada keçi kullanımını yangınla mücadelede önleyici ve yangının negatif etkilerini hafifletici bir yöntem olarak düşünmek yukarıdaki pek çok sebepten dolayı yüksek potansiyele sahip ve umut verici bir çözüm olarak duruyor.
İklim krizinin kendini her şekilde belli eden sonuçlarını yadsımak artık mümkün değil. Bugün yaşadığımız bu yangınların önümüzdeki yıllar için yeni normalimiz olabileceğini söyleyen bilim insanları pek de delirmiş görünmüyorlar. Bütüncül çözümler insanı, parçası olduğu bütünden ayrı düşünmediği için insanı, ağacı, toprağı, bitkiyi, böceği birbirinden ayırmadan her bir parça için ortak iyiyi bulabilmeyi sağlayan bir düşünce şekli gerektiriyor. Daha bütüncül, semptomu kısa vadede geçirmekten ziyade ekosistemleri onararak ilerleyen yöntemlere kaynak ayrılmasını, yukarıda bahsi geçen pek çok sebeple mantıklı ve doğru bulmak artık çok da zor olmamalı.
Kaynakça
Colantoni A, Egidi G, Quaranta G, D’Alessandro R, Vinci S, Turco R, Salvati L. 2020. Sustainable Land Management, Wildfire Risk and the Role of Grazing in Mediterranean Urban-Rural Interfaces: A Regional Approach from Greece. Land. 9(1):21.
Collins Ross D., Richard de Neufville, João Claro, Tiago Oliveira, Abílio P. Pacheco, 2013.
Forest fire management to avoid unintended consequences: A case study of Portugal using system dynamics, Journal of Environmental Management, Volume 130, pp. 1-9,
Francisco Moreira et al 2020 Environ. Res. Lett. 15 011001
Green L R, Newell LA. 1982. Using goats to control brush regrowth on fuelbreaks. Pac. Southwest For. and Range Exp. Sta. Gen. Tech. Rep. PSW-59. 13 pp.
Jabier Ruiz-Mirazo, Ana Belén Robles, José Luis González-Rebollar, 2011. Two-year evaluation of fuelbreaks grazed by livestock in the wildfire prevention program in Andalusia (Spain), Agriculture, Ecosystems & Environment, 141 1–2, P. 13-22
Lovreglio R, Meddour-Sahar O, Leone V, 2014, Goat grazing as a wildfire prevention tool: a basic review. iForest 7: 260-268.
Mancilla Leytón, J. M., Martín Vicente. Á., 2012. Biological fire prevention method: Evaluating the effects of goat grazing on the fire-prone mediterranean scrub. Forest Systems, v. 21, n. 2, pp. 199-204
McNaughton S. 1983. Compensatory plant growth as a response to herbivory. Oikos 40, pp. 329-336
Rego F, Moreno J, Vallejo V R and Xanthopoulos G., 2018. Forest Fires- Sparking policies in the EU Directorate-General for Research and Innovation Climate Action and Resource Efficiency
Comments